CITAK KASABASI

www.citak-kasabasi.com


SiZiNDE CITAK KASABASI  HAKKINDA HABERLERiNiZ VARSA VE BURADA SUNULMASINI  
iSTiYORSANIZ citak-kasabasi@hotmail.com  ADRESiNE MAiL  GÖNDEREBiLiRSiNiZ!

 

CITAK'DA GELiSEN EN YENi HABERLERi VE SiYASI NABZINI BURDAN OKUYUNUZ ! CITAK YILDIZSPOR NE DURUMDA VE OYUNCULARIMIZIN BASARISINI , HANGi DÜGÜN KiMiN , NE NEREDE , DÜGÜN FOTORAFLARINI VE SiZiN iLANLARINIZ , HEPSiNi BURADAN TAKiP EDEBiLiRSiNiZ !

 

16.09.2012

 

İZNİMDEN İZLENİMLER

 

 

     Memleket özlemiyle geçen iki yılın ardından altı haftalığına izne çıktım. Ülkemi, ailemi, köyümü, eş dost akraba ve arkadaşlarımı görecek olmamın heyecanıyla yollara düştüm.

     Merak ediyorum, gümrük kapısından girince ne gibi değişikliklerle karşılaşacağım.

     İzne gelip dönen arkadaşlarımın anlattıkları, gazete, dergi ve televizyonlardan edindiğimiz bilgiler var. Var ama herkes kendi bakış açısıyla gördüklerini anlatıp yansıtıyor. Oysa şimdi kendi gözlerimizle göreceğiz memleketimizi.

     Doğrusunu isterseniz hiç de öyle abartıldığı biçimde olumlu değişiklikler göremedim. Ne söz edilen duble yollar ne de “dünyanın on altıncı büyük ekonomisi olduk” böbürlenmelerini gösteren gelişmeler yoktu.

     Arabalarımızın yakıt depoları otuz kırk euro daha çok parayla doldurululabiliyordu. Ülkem insanlarının büyük çoğunluğunun üst ve başındakilerle, kavruk benizleriyle yoksulluğu yüzlerinden okunabiliyordu yine. Hiç de kişi başına milli geliri on altı bin dolarlarda gezen ülke insanlarına benzemiyorlardı.

     Hele hele geçimini çiftçilik ve hayvancılıkla sağlamaya çalışan kasabamız Çıtak’ın insanları hiç de mutlu değillerdi.

     Bir litre sütün fiyatı bir litre suyun fiyatından daha azdı. Sütün litre fiyatı bir kilo yem ya ediyor ya etmiyordu. Kredi ile beş altı bin liraya alınmış olan hayvanlar üç bin lira ancak ediyordu. Buna rağmen alıcı da bulunamıyordu her zaman.

     Benzin, mazot, gübre, traktör, ekipman vb. tarımsal girdilerle diğer tüketim maddelerinin fiyatları Avrupa ülkelerindekilerden bile kat be kat fazla iken köylümüz ürettiği ayçiçeğini sekiz on yıl önceki fiyatlara satabiliyordu ancak.

     Avrupa’da asgari ücretle çalışan insanlarımız bile Çıtak’ta elli yüz dönüm arazi ekip biçen köylülerimizden daha yüksek refah düzeyinde görülüyordu.

     Kasabam ne yazık ki belediye hizmetlerinden de hak ettiğini alamamıştı gene. Kasaba girişinde karşılaştığımız kaldırımlarda bulunan çam fidanlarını beğendik. Bir kilometreyi geçmeyecek kaldırım taşlarının boyanması ve ışıklandırılması da iyi diyelim. Seyit Onbaşı heykeline diyecek sözümüz olamaz, yapanın eline sağlık. Yaptıranı da tebrik ediyoruz. Ancak üç buçuk yıl boyunca iktidar partisinden seçilmiş olan bir belediyenin yapabilecekleri çok daha fazlası olmalıydı. Yollar eskisinden daha kötü durumdaydı. Seçim öncesi zehir var dedikleri içme suyunu içtik. Bu konuda ve seçim vaatlerinin hiç birinde  hiçbir çaba gösterilmediğini gördük.

     Köydeki söylentiler doğruysa ki umarım en azından hepsi doğru değildir; belediye araçları, personelin bir kısmı özel işlerde çalıştırılmışlar aylarca. Ofis, çiftlik, ev bark dükkan yapılmış usulsüz ve yolsuz bir şekilde. Resmen suç işlenmiş yani. Hatta üç dört ay çalışanlar maaşlarını bile alamamışlar. Etkili ve yetkililer bunları duyunca ne yapar bilemiyorum. Birilerinin de suç duyurusunda bulunmamış olmasını üzüntüyle karşıladım.

     Kaldığım sürede kasabanın ortak mallarının hepsini satmak isteyen ve bunu da güya Çivril Belediyesi’ne kalmaması için yaptığını söyleyen bir ekip olduğunu gördüm. Yağma Hasan’ın Böreği deyişi sanki bunlar için söylenmiş. Sanıyorlar ki Çıtak mahalle olursa araç gerece ihtiyacı olmayacak. Köye yatırım yapacaklarmış sattıklarının paralarıyla. Sanki yatırım yapmanın başka yolu yok. Birbirlerine de güvenlerinin kalmadığını herkes biliyor, söylüyor.

“ Bana güveniniz yoksa sattıklarımızın paraları sizde dursun” dediği doğruysa yazıklar olsun derim ancak.

     Çocukluğumuzda Kıralanlılar Çıtağa geldiklerinde şehre gelmiş gibi olduklarını söylerlerdi. Şimdi de Çıtaklılar aksini söylüyorlar.

     İki yıldır festival düzenliyordu belediye. Bu yıl yine yapılır diye umduk ama çalışanlarına maaş ödeyemeyecek duruma getirilmiş bir belediyeden bunu nasıl bekleyebilirdik ki. İlköğretim okulunun bahçesine lise yapacağız diye attıkları temel başbakanın deyişiyle tam bir ucube! Savurganlığın çok bariz bir örneği. Hadi diyelim ki Çıtak’ta uzakgörüşlü, eğitim işlerini iyi bilen idareci yoktu. Vali, kaymakam, milli eğitim müdürleri nasıl izin verebiliyorlar bu tür işlere anlamak mümkün değil.

     Her gün makam arabasının üç beş kez bazen daha fazla sayıda dağdaki çiftliğe gidiş gelişini görmek; belediye başkanlığı görevi ne zaman yapılıyor acaba diye düşünmemize yol açtı.

     Düğün, nişan, mevlit, cenaze derken iznimiz bitiverdi.

     “Umarım ve dilerim bir daha ki iznimdeki izlenimlerim daha güzel daha olumlu olur” diyerek düştük gurbet yollarına….

 

Metin Turan

 

 

 

26.03.2012

 

Çıkarcı Millet Olduk Vesselam

    

Son zamanlarda yaptığımız sohbetlerde, tartışmalarda sık sık duyar olduk bu sözleri, “ Çıkarcı millet olduk vesselam.  Herkes kendi çıkarının peşinde. Çıkarını düşünmeyen mi

var? … .“

     Elbette insanlar çıkarlarını gözetecekler, düşünecekler. Ancak ağzına bir parmak bal çalıp malı götürenlere, ya da önden yemlerken arkadan yumurtalarını alanlara, rüşvetle, yalanla, boş vaatlerle, bin bir türlü al ile yetkiyi ele geçirdikten sonra başına getirildikleri kurumların, kuruluşların araç ve gereçlerini, parasal kaynaklarını kendisinin ya da yandaşlarının çıkarları için kullananlara karşı da uyanık, bilinçli olacaklar.

     Özallı yıllarda görev yerimi ziyaret eden bir milletvekili, kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesine yol açacak olan bir düzenleme için; “ Bizim patron bu işi yapamadı.” Demişti de ben de “ Sayın vekilim siz mecliste onay vermeseydiniz, parmak kaldırmasaydınız, sizin patron bu düzenlemeyi yapamazdı değil mi? “ demiştim. Milletvekili başını hafifçe sallayarak onaylamak zorunda kalmıştı sözlerimi.

     O yıllardan bugüne ahlaki değerlerimiz epeyce yıkıma uğradı. İnsanlarımız daha bir yoksullaştı. Yandaş medyanın yanlı haberleriyle, dizileriyle, evlenme ve öteki şov proğramlarıyla toplumun düşünme gücü zayıflatıldı. İnsanlar sağlıklı düşünemez duruma getirildiler.

     Eskiden insanların toplu olduğu mekanlarda yankesiciler “ Cambaza bak, cambaza bak” diyerek insanların dikkatini başka yere çeker sonra da cebindeki cüzdanı çekerlermiş. Şimdi de medya “ Cambaza bak” derken birileri ceplerimizi boşaltıyorlar.

     Geceleyin aldığı üç beş kuruş karşılığı oy kullananlar, etkili olduğu insanları yönlendiren politika simsarları geceleyin başınızı yastığa koyduğunuz zaman bir düşünün bakalım. Çocuklarınızın ve sizin daha iyi koşullarda yaşamanızı sağlamak için ayrılan kamu kaynakları, ortak mallarımızın olan kurumlar, kuruluşlar, araç ve gereçler birilerinin yasa tanımaz, kural tanımaz tutum ve davranışlarıyla nasıl kullanılıyor.

     Makam aracıyla bir kilometrelik bahçesine gittiği için, eşini ve çocuklarını okula ya da pazar yerine götürttüğü için mahkemelik olan yöneticilerden nerelere geldik. En tepedekinden en alttakine makam araçlarının, iş makinalarının nasıl hovardaca kullanıldığına bir bakın lütfen.

     Onaylamadıkları uygulamalar karşısında susan, görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen ya da kötüye kullanan, soyguna, vurguna, kötü yönetime yol açan, neden olan meclis üyeleri, yönetim kurulu üyeleri sanmayın ki bu düzen sittin sene sürer gider. Eskilerin deyimiyle “ Keser döner sap döner. Gün gelir hesap döner.”

       

                                                                                                                 Tekin ŞAHİN

                                                                                                                  E. Öğretmen

 

 

 

 

11.02.2012

 

 

EN GÜZEL ÇEREZLİK AYÇİÇEĞİNİ BİZ YETİŞTİRİRİZ YETİŞTİRMESİNE DE…

 

     Çivril ve Baklan ovaları; doğuda Akdağ, batıda Çökelez, kuzeyde Yorga, güneyde Beşparmak dağları ile çevrili yaklaşık 92 000 dekar ekili alana sahip 850 rakımlı bitek ovalardır. Hububat, haşhaş, ayçiçeği, pancar yetiştirilir, bağcılık ve meyvecilik yapılır.

     1970’li yıllarda sadece Büyük Menderes kıyılarına yakın olan alanlarda olabilen elma bahçesisi sahiplerinin kazandıkları paraların miktarı bazı Almancı ailelerin geri dönerek elmacılığa  soyunmalarına neden olmuş, ancak Irak’a uygulanan ambargoyu izleyen yıllarda elma bahçeleri her geçen yıl azalmış yok olma noktasına gelmiştir. Bu yıllarda yeni türlerle canlandırılmaya çalışılmaktadır.

      1997 yılından beri açık sulama yapılan arazide kapalı sistem sulamaya geçiş hazırlıkları sürdürülmektedir. Son yıllarda sürekli küçülen, rekabet gücünü yitiren, en bunalımlı dönemini yaşayan ova çiftçisi, girdi fiyatlarının artması, tarım ürünlerinin fiyatlarının reel olarak düşmesi sonucu yoksulluğa ve çaresizliğe mahkum edilmiştir.

      2002 yılından bugüne gübrede %400, mazotta % 300’lere varan fiyat artışları söz konusu iken çiftçi ürününü beş yıl önceki fiyatlarla satabildiğine şükretmektedir. En güzel çerezlik ayçiçekleri 2- 2,5 TL. gibi rakamlarla alıcı bulurken, aynı ayçiçekleri marketlerde, bakkallarda 6-8 TL. arasında tüketiciye ulaştırılmaktadır.

 

 

 

Sahipsiz, örgütsüz durumda olan, son yıllarda hızlı bir tasfiye sürecine girmiş olan çiftçimizin refah düzeyini artıracak, hak ettiği biçimde destekleyecek, örgütlenmesini ve rekabet gücünü artıracak, halkçı, devrimci, milliyetçi, çitçimizi tekrar milletin efendisi haline getirebilecek politikalar uygulayabilecek bir iktidara şiddetle ihtiyacımız vardır.

     1980’lere dek dünyada tarımsal üretimi kendi kendine yeten yedi sekiz ülkeden biri olan ülkemiz, şimdi Yunanistan ve Amerika’dan pamuk, Rusya’dan buğday, Fransa’dan arpa, Mısır’dan pirinç, Sri Lanka’dan çay, İtalya’dan bakla, Kanada’dan mercimek, Panama’dan muz, İtalya’dan bakla, Çin’den sarımsak, Ukrayna’dan mısır ithal etmektedir.

     Dünyada, Türk çiftçisinden başka desteklenmeyen çiftçi yoktur. AB ve ABD her yıl önemli kaynaklarla çiftçisini desteklemekte, rekabet gücünü artırmaktadır. Tarım yapısı ve stratejik önemi ile sürekli desteklenmesi gereken bir sektördür.

     Ülkemizde ise yanlış politikalar sonucunda desteklemelerin yapılmaya başladığı yıllar itibariyle tarım sürekli küçülmüş, gerilemiştir. Çiftçimizin aleyhine olan Şeker Yasası’nı, Tütün Yasası’nı, Tohumculuk Yasası’nı, Hal Yasası’nı  ve benzeri yasaları ve uygulamaları her zaman çiftçimizin oylarını yalanlarla, seçim rüşvetleriyle, yoksulluğumuzun, cehaletimizin, inancımızın sömürülmesiyle çoğunluğu sağlayabilen siyasi iktidarlar çıkarmışlardır.

     Bugünkü olanaklarımızla, ziraat mühendislerimiz, teknisyenlerimiz ve teknikerlerimizin ulaştığı sayılarla, tarımda üretim ve tüketimimizin planlanması, tarımın sorunlarının kısa sürede çözümlenmesinin  mümkün olduğuna inanıyoruz. Yeter ki o niyet olsun!

 

 

                                                                                     Tekin ŞAHİN

                                                                                             Öğretmen

 

 

 

 

08.02.2012

 

Büyüyor muşuz da Haberimiz Yokmuş

189 ülke arasında:
Gelişmişlikte 83’üncü...
Refahta 80’inci...
Yaşanabilirlikte 58’inci
Yoksulluk sıralamasında, 56’ncı...
Beslenmede, 73’üncü...    
Kişisel alım gücünde, 61’inci...
Gelir dağılımında, 131’inci...
Çocuk sağlığında, 97’nci...    
Haliyle insan ömrü ortalamasında, 98’inci...
İnsan haklarında, 78’inci...
Can güvenliğinde, 65’inci...
Basın özgürlüğünde, 106’ncı
İnsani gelişmede, 83’üncü
Demokraside ise 89’uncu...
Matematik ve Fen Bilgisi alanlarında yapılan yarışmalarda nal topluyoruz.
Dünyanın en büyük 500 üniversitesi içinde yer alan bir üniversitemiz yok ne yazık ki.
Üretmiyoruz tüketiyoruz.
2000 yılında asgari ücret 26 gram altın ediyormuş. Bugün ise sadece 6 gram. 2000  yılında 69 kuruş olan benzin bugün 4.30 lira olmuş.
Ama 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacakmışız.
Hadi canım sende!!!!!!!

 

Tekin ŞAHİN ( E. Öğ.)

 

 

07.02.2012

 

Karahallı Belediyesi’nin Hayvancılıkla İlgili Olarak Gerçekleştirdiği Projeler

Çıtak’ta Uygulanmaya Başlanmalıdır

 

 

Karahalli'nin daralan yerel ekonomisine çözüm amaciyla 2009 yılından itibaren   sosyal belediyecilik örneği veren Karahalli Belediyesi'nce baslatilan “Hayvan Besleme ve Üretim Merkezi” projesi büyük ölçekte tamamlandı ve  üretime basladı.

2008 yılında yapilan projeye göre Karahalli Gorastepe mevkisindeki belediye ait 82.248 m2 araziye kurulan “Hayvan Besleme ve Üretim Merkezi”nin yol, park ve ortak kullanim alanlari ayrildiktan sonra kalan 50 bin m2lik bölümü ise girisimcilere satilmisti.

Kendilerine ayrilan ikiser bin metrekare alana insaat yapan ve isletmecilige baslayan 22 girisimci büyükbas ve küçükbas hayvan yetistiriciligi, sütçülük, düvecilik  ve tavukçuluk yapmaktadirlar. 

     Kasabamız Çıtak’ta yok olma noktasına gelen hayvancılığımızın canlandırılabilmesi için; yandaş kayırma vb. küçük hesaplar yapmadan benzer projelerin hayata geçirilebilmesi için Çıtak Belediyesi’nin hemen harekete geçmesini diliyor ve bekliyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

 

04.01.2012

 

 

Eleştiri Sevmezler

'Eleştiri Korkak Despot Ve Bilgisiz İdareciler İçin Tehdit... Gelişmeye Açık Ve Kendine Güvenen İdareciler İçin Fırsattır..!''

     Evet  beyler, sözümüze geliyorsunuz!

     İnsanlara zerre kadar saygınız olmadığını her fırsatta gösteriyorsunuz. İnsanların her türlü kötülüğü hak ettiklerine inanıyorsunuz. Kötülüğü beceremeyenlerin kınanması gerektiğini, amaca ulaşmak için her yolun mübah yani yasal ve ahlaki olduğunu sanıyor ve söylüyorsunuz.

     Yapılan eleştirileri tehdit olarak algılamayıp kendiniz için fırsata dönüştürebilseydiniz  bugünkü durumunuza düşmeyecektiniz.

     Çevrenizdeki dalkavuklar yüzünden hala göremiyorsunuz gerçekleri. Yaptıklarınızın halk için, halka göre olmadığını biliyorsunuz. Halk da hep kendi çıkarlarınızı ön planda tuttuğunuzu biliyor, görüyor. İşte bu yüzden halkın arasına giremiyorsunuz.

     Avusturalya’da plajda yalnız bir adam geziniyormuş. Orada işçi olarak çalışan bir Türk de merak edip sormuş adamın kim olduğunu. Başbakan olduğunu öğrendiğinde de korumalarının nerede olduğunu sormuş. Avusturalyalı arkadaşı “Korumaları yok, olsalar ne yapacaklar ki; O’nu biz seçtik bize karşı mı koruyacaklar” diye yanıt vermiş.

     Ama siz, yanınızda serserilerden seçilmiş korumalarınız olmadan sokağa bile çıkmaktan korkuyorsunuz. Ağababalarınız yüzlerce koruma ile Cuma namazlarında boy gösteriyorlar.

     Gelişmeye açık, kendine güvenen yöneticilerden olabilseydiniz yardımlaşma ve dayanışma içerisinde verimli, akılcı hizmetler sunabilecek, yeni kaynaklar yaratabilecek ve özgün projeler üretebilecektiniz. Elinizdeki kaynaklarla ihtiyaçlarımızın sıralamasını akılcı gerçekçi bir biçimde yapabilecek, savurganlığa yol açmayacaktınız. Memleketimin kaynaklarını gelişigüzel temel atma vb. yatırımlarla heba etmeyecektiniz. Çakalların “bak ne demiş, bak ne yazmış” türü provakasayonlarına gelmeyecek, topladığınız serserilerle göz dağı vermeye ya da başka yollarla hesap sormaya kalkışmayacaktınız. Hatta kendi içinizden birileriyle zıtlaşmayacak, karşı karşıya gelmeyecektiniz.

     Halkımızdan aldığınız kredinin yüzde altmışına yakını boşa harcadınız. Dilerim kalan kısmını faydalı hizmetler için kullanabilme becerisini gösterebilirsiniz.

                                                                                   Tekin ŞAHİN

                                                                                   E. Öğretmen

 

 

 

 

 

 

Free counter and web stats 

 




Eigene Webseite von Beepworld
 
Verantwortlich für den Inhalt dieser Seite ist ausschließlich der
Autor dieser Homepage, kontaktierbar über dieses Formular!

citak-kasabasi@hotmail.com